Dünya Kadınlar günü, emekçi kadınlar günü, kadınlar günü nasıl hitap ederseniz edin, adına ne derseniz deyin kutlamaya çalıştığımız şey aslında pek de kutlanacak bir durum değil. Hem bu günün anılış sebebi ile hem de son yıllarda kendi ülkemizde işlenen kadın cinayetleri sebebi ile kutlamanın dışında oturup düşünmemiş gereken bir gün olmalı bence…
Son 10 yıl da ülkemizde kadınların giderek daha da zorlaşan yaşama ve hayatta kalma mücadelelerini kısacık köşe yazıma sığdırarak size hatırlatmaya çalışacağım. Her geçen gün daha modern, daha medeni, daha bilinçli, daha saygılı ve daha anlayışlı olması gerekirken toplumun, giderek daha tahammülsüz daha cani ve daha acımasız hale geliş sebebi nedir? Bu sürece katkıda bulunan , topluma örnek teşkil eden kişilerin / siyasilerin / sanatçıların vs açıklanamaz , bir anlam yüklenemez yorumları, saçma sapan TV programları belkide bu suçların işlenmesi için zemin hazırlamadı mı? “Bir kereden bir şey olmaz “ diyen Aile Bakanından tutun da “Kadın sokak ortasında gülmez “ diyen siyasetçilerin yaşanan acı olaylara kapı aralayan cümleler sarf ettikleri aşikar değil mi?
Bu sonuçları hatırlatma maksadı ile yazmam yeterince acı vericiydi. Okurken eminim sizde kahrolacaksınız…Son 10 yılın resmi kadın cinayeti rakamlarına bir göz atalım. Anıt Sayaç ve Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platform’nun istatistik sonuçlarına göre;
2008’ de 80 kadın öldürülmüş
2009 /109
2010/180
2011/121
2012/210
2013/237
2014/294
2015/303
2016/316
2017/409
2018/440
2019/474
2020/300
2021/345
***
Öldürülen kadınların failleri ise;
1-) Eşi tarafından öldürülen 1260
2-)Sevgilisi tarafımdan öldürülen 623
3-)Eski kocası tarafından öldürülen 160
4-)Tanıdık biri tarafından öldürülen 94
5-)Hırsızlık ve tecavüz 88
6-) Akraba tarafından öldürülen 49
7-) Kardeş tarafından öldürülen 48
8-) Kendi oğlu tarafından öldürülen 48
9-)Babası tarafından öldürülen 38
10-) Yabancı biri tarafından 18
***
Hafızamızda kalan ve yine unutmamamız gereken bir kaç not daha var;
Mesela;
2004 Güldünya Tören cinayeti
(Aile içi şiddet , tecavüz,,töre cinayetleri tezlerine örnek oldu)
Cenaze töreninde köyünde kimseden ses çıkmadı. Çiçek getirende olmadı. Kucağında çocuğu ile son kalan resminde , sadece arkasındaki perdede çiçekler vardı…
2009 Münevver Karabulut cinayeti
(Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun ortaya çıkmasına sebep oldu)
Cenaze töreninde karanfiller doluydu…
2010 Esin Güneş cinayeti
(Dava sonucunda, diğer şüpheli ölümlerin yargılanma süreci için emsal oldu)
Üç yıl süren hukuk mücadelesi sonunda sanık suçlu bulundu. Onu attığı uçurumda ise hiç çiçek yoktu…
2015 Özgecan Arslan cinayeti
(Ülkemizde öfke ve tepkilere sebep oldu. Gösterilerin en yoğun yaşandığı 16 Şubat “ Kara Pazartesi “ olarak anıldı.
Cenazesi ölümünde 5 gün sonra defnedilebildi. Henüz 20 yaşında öldürüldüğü için o yaşına kadar çiçek almamıştı…
2018 Şule Çet cinayeti
(Ülkemizde kadın cinayetlerinin önlenmesi için dayanışmanın sembolü haline geldi)
Yirminci Kattan atılarak öldürüldü. Anma töreninde resimlerinin üzeri karanfillerle doluydu…
2019 Fatma Şengül cinayeti
(Haksız tahrik indirimlerinin kadın cinayetlerinde failler lehine kullanılmasının bir örneği olarak tepki uyandırdı. Çünkü katil “yüksek tansiyonum var “demişti. Karar bozuldu ve sanık müebbet aldı.
“Fatma Şengül için adalet istiyoruz” yazan iş arkadaşları bez pankarta çiçek resimleri yapmışlardı…
2019 Emine Bulut cinayeti
“ÖLMEK İSTEMİYORUM” demişti. Sosyal medyada geniş yer buldu fakat kimse mani olamadı vahşice öldürüldü.
Türkiye ‘de işlenen tüm utanç verici kadın cinayetlerinden birinin daha sembolü oldu.
“ANNE LÜTFEN ÖLME” diyen kızı, mezarını papatyalarla doldurdu…
Ne yazıktırki Türkiye’de kadın cinayetleri için tedbirleri, kanun değişikliklerini bizler değil, kaybettiğimiz kadınlar aldı. Kanun değişiklikleri , onların hayatlarının son bulması ile yapıldı.
Şimdi kadınlara lütfen karanfil vermeyin.
Bir gecede kaldırdığınız kanunlar gibi, kadınlar ölmeden gereken koruyucu kanun değişikliklerini yapın…