Başlığa bakınca Ağrı Dağı ile alakalı bilimsel veriler vereceğimizi düşünüyorsanız yanılmıyorsunuz. Ancak sadece bilimsel veriler vermekle kalmayıp, bunun dışında bir dağcının gözünde Ağrı Dağı’nı ve Ağrı Dağı’nda zirveye çıkmanın ne demek olduğunu da aktarmaya çalışacağız.
Kutsal kitaplarda da adı geçen Ağrı Dağı'nın farklı dillerde birçok ismi vardır. Başlıcaları Ararat, Kuh-e Nuh, Cebel'ül Haris, Çiyaye Agiri olan Ağrı Dağı Türkiye’nin en yüksek dağı olarak 5.137 metrelik rakımıyla dağcılık tutkunlarının gözdesi durumunda. Doğu Anadolu Bölgesi’nde yer alan bu devasa dağ, Iğdır ve Ağrı illerinin sınırlarını paylaşıyor. Düşünün artık öyle bir büyük dağdan bahsediyoruz ki, iki şehre anca sığmış. Hal böyle olunca, her iki ilimizin de insanı yüreklerine basıyorlar dağlarını…
Ağrı Dağı iki zirveden oluşur; bunlar 5.137 metrelik Atatürk Zirvesi(Büyük Ağrı) ile 3.898 metrelik İnönü Zirvesi (Küçük Ağrı)'dır. 4.000 metreye kadar bazalt, daha sonraki yükseklikte andezit lavlarından oluşarak volkanik dağ özellikleri gösterir. Gerek Büyük Ağrı Dağı gerek Küçük Ağrı Dağı volkanik faaliyetlerini tamamlamış birer sönmüş volkan dağıdır. Volkanik bir dağ olması nedeniyle zengin bir jeolojik yapıya sahiptir. Dört mevsim karlı zirvesi ve buzul dilleriyle insanların ilgisini her daim cezbediyor. Bu haliyle doğa tutkunlarının da bir hayli dikkatini çekmektedir. Ağrı Dağı’nda dağcılık yapmak isteyenler için bir de bonus var; Ağrı Dağı Milli Parkı. Milli park, dağın etrafındaki doğal ve kültürel zenginlikleri korumak amacıyla kurulmuş bir alan olup, milli parkta Ağrı Dağı’nın yanında Küçük Ağrı Dağı, Nuh’un Gemisi, İshak Paşa Sarayı gibi doğal ve tarihi güzellikleri de görebilirsiniz.
Ağrı Dağı için Marco Polo yazılarında “hiçbir zaman çıkılamayacak bir dağ” diye bahsetmiş ise de, kayıtlara göre dağa ilk tırmanış 27 Eylül 1829'da Alman fizikçi Prof. Dr. Friedrich Parrot tarafından gerçekleştirilmiştir. Parrot Estonya’da Tartu Üniversitesi’nde fizik profesörü iken, Rusların desteğiyle bu tırmanışı gerçekleştirmiştir. Parrot üçüncü denemesinde dağın kuzeybatı yamacından, Korhan Yaylası mevkiinden Küp Gölü’nü takip ederek zirveye ulaşmıştır. Bu rota Ağrı Dağı’nın kuzey rotasıdır…
Parrot’un Ağrı Dağı’na tırmanışı sadece dağcılık tutkusu olmayıp, Nuh’un Gemisi’ni de aramak amaçlıydı. Ağrı Dağı o gün bugündür hem dağcıları hem de Nuh’un Gemisi araştırmacılarını kendine çekiyor. Dağımız 5.137 metre yüksekliğiyle yüksek irtifa tırmanışlarına ideal bir başlangıçtır. Yaz tırmanışlarının çok teknik zorluğu olmasa da profesyonel rehberler ve dağcılık ekipmanlardan yararlanılmalıdır.
Ağrı Dağı’na tırmanma işine sadece fiziksel bir aktivite gözüyle bakılmamalı. Zirvesi dört mevsim karla kaplı olan dağ, üzerindeki buz takkesi ve buzul dilleri ile dağın efsanevi özelliği Nuh’un Gemisi’ne ev sahipliği yaptığına inanılması olayıyla da dağcılara mistik bir atmosfer yaşatıp, aynı zamanda ruhsal bir deneyim de sunmaktadır.
Kendinizi bu muhteşem manzaranın akışına bırakabilmek için Ağrı Dağı’nın zirvesine tırmanmanız gerekmektedir. Ağrı Dağı zirvesine tırmanmak için en uygun zaman Haziran-Eylül ayları arası olup, bu dönemde hava koşulları daha elverişli oluyor. Ağrı Dağı’na çıkabilmek için sadece havanın iyi olması yeterli olmayıp, ayrıca dağa tırmanabilmek için profesyonel rehberlerden ve ekipmanlardan da yararlanmak gerekiyor.
Dağa Tırmanış rotaları ise genellikle Doğubayazıt’tan başlıyor. Güney yüzünden yapılan bu tırmanışlar "klasik rota" olarak nitelendirilir. Iğdır yönünden gerçekleştirilen kuzey rotaları ise daha teknik buzul tırmanışı olup, zirveye ulaşım açısından biraz daha ayrıntılı hazırlıklar gerektirdiğinden kuzey rotasından çıkış izni verilmemektedir. Ancak hem yerli hem de yabancı turistlerin alışılmışın dışında bir deneyim yaşaması bakımından, Iğdır’lı Dağcılar olarak Ağrı Dağı Kuzey Rotası’nın kullanıma açılması gerektiğini düşünmekteyiz.
Nuri Pakdil’in dediği gibi “Yazmak, Ağrı’dan daha da ağır bir dağı yüklenmektir.’’
Bir başka genç şairimizde;
“Efsanelerinle, şiirlerinle anladım sevildiğini,
Anlatıyorsun hüznün kollarında başından geçenleri,
Herkes bilir Ağrı Dağı’nın Nuh’a varan hikayesini,
Onun doruklarında asla bitmez aşk, sevinç, heyecan öyküleri…” demektedir.
Biz de bu yazımızda hem Ağrı Dağı’nı anlattık, hem de kalemimizin döndüğü kadar Ağrı’yı sırtımıza yükledik.
Biz üstümüze düşen görevi yaptık, sıra sizde. Daha önce Ağrı Dağı’nı görmediyseniz ve bu farklı deneyimi yaşamak istiyorsanız Ağrı Dağı’na doğru bir rota çizin ve maceraya atılın. Ağrı Dağı ve Zirvesi sizi bekliyor.
Türkiye Dağcılık Federasyonu
Iğdır İl Temsilcisi
Av.Murat SÜRMELİ