Yazayım yazmayayım derken;
Ülkedeki gidişat, yazayım düşüncesini tetikledi.
Çünkü ülkede çıkan çivilerin sayısı artıkça;
Nice canlar yanıyor…
Nice mali konular yuvaları yakıp yıkıyor…
Nice kurumlar ve sosyal ortamlar sallanıyor…
Nice olup bitenlere ağzılar açık bakılıyor…
Çıplak gezen gerçeklere bakılırsa;
Türkiye, ne parlak ve ışıltılı TV camlarından göründüğü gibidir.
Ne de sözde gazete, özde siyasal bildiriye dönüşen kâğıt sayfalarının yazdığı gibidir.
Dileriz ki, yakın bir zamanda sosyal barış tesis edilir.
Adalet olan güven, sarsılıp düşmekten kurtarılır.
Memleket için yapılması gereken çok işler varken;
Siyasal ve dar alandaki nice hesaplaşmaların da sonu gelmelidir.
Ayrıca…
Türkiye’ye siyasal pencerelerin oy kazandıran dar açısından değil…
Çağdaş dünyadaki gelişmelerin geniş açısından bakılma artık.
Çünkü devir, Ortaçağ’ın sığ zihniyetiyle değil…
Çağdaş dünyanın derinliğine irdelenen devridir.
Tek pencereden bakmamalı…
Aynı yere takılıp kalmamalıyız…
Elbette ki son yılların sığı gündemlerinde olduğu gibi…
Memleket, bu kez de fetö gündemine yelken açınca;
Dünyaya gözümü açtığım, Melekli Kasabası’ndan da bir ses yükseldi;
Hem de Belediye Başkanı Ali Varol’dan:
‘’ Şu fetöcülerin kulağı kesilmeli’’ dedi.
Yerel basının oldukça geniş yer verdiği bu öneriye:
Iğdırlı Canlardan yansıyan tebessümü, biz de uzaktan uzağa hayal ettik.
Hem de şöyle bir fikirsel jimnastikle…
Iğdır’ın Melekli Kasabası Belediye Başkanı Ali Varol:
‘’Yeter artık!.. Bu fetöcüler her kimse bu millet bilmeli…
Elbette ki kurunun yanında yaşlar da yanıp gitmemeli…’’ Demiştir.
Yoksa kulak kesme ve can yakma gibi dürtüler…
Asla bir Melekli Kasabası kültürü değildir.
Olsa olsa; Sevgili Başkan’ın derin ve içsel bir tepkisinin o anlık iletişimidir o kadar.
Bize göre açılımında:
Ülkemizi karanlık emellerle, sinsi sinsi oyanları bu millet yakından tanımalı…
Din tacirliği yaparak vatandaşı aldatanları bu millet yakından bilmeli…
Kimse, inançları yolunda nice çıkarcılara kul olmamalı…
Böl-Parçala oyunlarının karşısında, uyanık olunmalıdır. Düşüncesi yatar.
Öyle ya Müslümanların başına ne geldiyse…
Ya kendi inancını sömürenlerden gelmiştir.
Ya da bu inanç sömürüsü yapanların;
Emperyalistlere maşa olmasından ileri gelmiştir.
Biri çıkarcı emellerini sinsi sinsi tezgahlayıp toplumu köleleştirirken…
Diğeri de Müslüman topraklarının altını üstünü sömürmüştür.
Müslüman’ı Müslüman’a kırdırarak;
Silah sanayisini kalkındırmış…
Feto ve fetöcüler gibi sözde dindarlarla, Müslümanların hayatını karartmışlardır.
Başkan Ali Varol’un, ‘’bu vicdansızları tanımalı ve de bilmeliyiz’’ kıvamındaki çıkışı:
‘’fetöcülerin kulağı kesilmeli’’ gibi derin bir tepkiye dönmüştür.
Özünde, bu hainleri yakından tanımak ve de uzak tutmak yatar.
Özünde, bir daha bunlara itibar etmemek yatar.
Öyle ya; Tanımak gerek tanımak…
Kulakları kesilmese de kulağımıza küpe olacak kadar…
Gözümüzün önünden hiç gitmeyecek kadar tanımalıyız.
Çünkü bu din tacirleri yüzünden nice Müslüman ülkeler dağıldı.
Nice siyasal iktidarlar kandırıldı.
Müslüman coğrafyası kan ve barut kokuyor…
Müslüman canlar ya tek tek ya da topluca ölüyor.
Hem de ‘’insanca ve uzunca yaşamaya’’ kafa yoranların dünyasında.
Ne demiştik; ‘’Çağdaş bir eğitimle, çağdaş bir üretime kafa yormalı’’…
Eğer yormazsan; Yurtta yolarlar… Cihanda yolarlar…
Allah’ın adını kullana kullana yolarlar…
Şeklici bir görünümle dolanan dolana yolarlar…
Elbette ki kula kulluk eden herkesi…