Önce, ABD maşası, sözde dinci FETÖ ile birlikte yürüdükleri nice yıllarımız boşa geçti.
Derken, ne olduysa oldu, 180 derecelik bir dönüş çizgisinin orta yerinde, bu kez de Bahçeli ve partisi ile beraber yürümeye başladılar.
Elbette ki, tepedeki sonuç: YAZIK OLDU TIRKIYE'YE... Çünkü her alanda AKP dönemi bunalımı daha da arttı. Ülke gerçekleri yerine üfürükten kavgacı ve saldırı gündemleri daha da can yaktı.
Beklenen uyarı ve katkı siyaseti yerine, sadece Erdoğan'ı savunma işine soyunan Bahçeli, böylece milletin umutlarını boşa çıkardı.
Vatan ve Millet için ortaya çıkan sorunları değil, bu sorunları dile getireni hedefe koyup saldırarak konuştu Bahçeli...
Bahçeli, Türk çiftçisiyle esnafının derdini, çalışan ve emekli emekçilerin derdini dinleyip konuşmadı. onların içinde yaşadığı sorunlara çare aramadı. Öğrenciler için de öyle... Hem üniversiteler seviye ve kalite erimesine uğradı hem de Öğrenciler... Bir de barınma ve ekonomik ezikliği yaşayan öğrenciler, Bahçeli'den gereken desteği göremediler... Okula yeni başlayandan doktora yapana kadar, tüm öğrenciler nice bunalımla boğuşurken, hiç mi hiç MHP ve Bahçeli onları gerçekleriyle görmedi. Oysa çocuklar ve gençler milliyetçilik kavramının temel taşlarıdır.
Zaten her alanda yaşanan 'BEKA' konuları bile kimsenin umurunda olmadı. Neymiş kendileri siyasal milliyetçi olarak oradaymış...
Sevsinler sizin milliyetçilik anlayışınızı...
Dememiz o ki, sustu birileri sustu!..
Utanılacak nice adaletsizlikler yaşandı herkes sustu. Ülkenin son yüz yıldaki yatırımları haraç mezat satıldı yine öyle... Çok pahalı olan yol ve köprülere gerçek değerin üzerinde ödemeler yapıldı herkes sustu. 22 yılda toplanan 3 Trilyon Dolar'ın hesabı verilmedi. Kimse, "topladığınız deve kadar, yaptığınız iş ise devenin kulağı kadar" demedi.
AKP döneminde yapılan yanlışlar, eğer kitap olsa herhalde kütüphaneler dolup taşardı. Ne var ki, Kimse yaşanan sorunların gerçek sorumlusunu bir türlü haykıramadı. Yurtta şu yanlışları... Dünyada şu yanlışları şu ya da şunlar yaptı diyerek, ortaya çıkıp milleti inandırıp uyandırmadı.
Gerçek şu ki, Dünya üzerinde bu kadar yanlış yapmasına rağmen, bunca zaman iktidarda kalanların olduğu bir başka ülke yoktur.
Olsa olsa bir tek Türkiye vardır.
Sahi, yanlışı dağlarca.. Doğrusu çakıllar kadar olan... Yurtta milleti, cihanda da memleketi tarihi bunalıma sokan bir başka iktidar hiç gelip geçti mi, millet millet bu kadar sabır ve bu kadar tahammül gösteren hiç oldu mu?.. Yıllardır ne muhalefet ne de yurttaşlardan biri, hiç sesini yükselterek: "İŞTE TURKIYE'NİN GERÇEK SORUNU BUDUR" diyen oldu mu?
Oysa tarihte bir örnek var; BİR ÇOCUK, KRALIN ÇIPLAK OLDUĞUNU HAYKIRARAK, İNSANLİK TARİHİNE YENİ BİR 'İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ' açılımı getirmişti.
İşte o çocuk yan gelip yatarak, gerçekleri gizleyenlere tam da cesaret dersi veren çocuktur.
Gerçeği olduğu gibi söyleyerek, insanlığın belleğine özgürlük tabelasını asan çocuktur.
Yani tam da Türkiye'nin beklediği çocuktur.
Bu çocuk yüksekte bir yere çıkarak:
"EY TÜRK MİLLETİ, YURTTA VE CİHANDA YAŞADIĞINIZ TÜM BUNALIMLARIN SORUMLUSU İŞTE ŞUDUR. YA BU YA DA VATAN VE MİLLET... ARTIK KARAR VERİN... KARAR VERİN VE DE KURTULUN BUNCA DERTTEN!.." Deyip, milleti demokratik yollarla gereğini yapmaya çağırmalı...
Yoksa büyükler sustukça böyle gelmiş böyle gider.
Bu ülkeye, "KRAL ÇIPLAK" Diye bağıracak bir çocuk gerek. O çocuk gerçeği haykırmalı...
Türkiye gerçek yönünü bulmalıdır.
TİTREMELİ... ÖZÜNE GELMELİ VE DE KURTULMALIDIR!..