Tam bir yıl oldu sen gideli
Günler su gibi aktı.
Baharın çiçekleri içimi ısıttı..
Sevdalı günlerim içimi kıpır kıpır yaptı..
Yaz sıcaklarında yalınayak kumsallarda yürüdüm.
Ve yere sırt üstü yatıp masmavi göğün büyüsünde
Bulutlara doğru uçmak istedim.
Bazen uçtum da.
Bazen de yere çakıldım.
Yollarda tesadüf karşılaştığım arkadaşlarımla ayaküstü konuştum.
Sonbaharın sarı yapraklarının üstünde yürürken,
Yalnızlığın verdiği duyguyla irkildim.
Ve bir yıl öncesini düşündüm.
Sonra denizin dalgalı sularını seyrettim uzun uzun Beşiktaş’ta.
Deniz hiç durulmadan sürekli bir kabarıp bir iniyordu.
Ve martıların suya dalıp çıkmalarında heyecanlandım.
Bir lokma ekmek kapmak ne kadar zordu.
Ne kadar zordu, o azgın, o söz dinlemeyen dalgalarla başa çıkabilmek.
Ne kadar zordu, yalnız ve tek başına kalmak.
Şimdi uzun kış gecelerini sevdiklerimizle güzelleştirmenin zamanı..
Sımsıkı sarılmaların mevsimi...
Dostlara her zaman ayıracak zamanım olmalı
ve yardım için gücüm bulunmalı.
Bu gerçeği hiç mi hiç unutmamalı.
Tam bir yıl oldu sen gideli…
Acılar ve sevinçlerle, ayrılmalar ve kavuşmalarla,
Hüzünlü bekleyişleri ve ağız dolusu gülüşmeleriyle geçen bir yıl.
Annelerin hastane koridorlarında yankılanan çığlıklarıyla
Bir yıl içinde doğan çocukların sevinçleriyle,
Analar hemen unuturmuş
Doğum sancılarını bebeklerinin daha ilk gördüklerinde…
Ve karşılıksız severlermiş çocuklarını.
Belki de çoktan unuttuk çocukluk günlerimizi, değil mi?
İlk evden ayrıldığımız günü,
İlk sevdiğimizi, ilk aşkımızı çoktan unuttuk.
İlk gözyaşlarımızı.
İlk defa “seni seviyorum” dediğimizdeki heyecanımızı.
Terkedildiğimizdeki yalnızlığımızı.
Sevinçten yüreğimizin hafifleyip
Gözlerimizden yaş gelene kadar güldüğümüz anı
Erkekler askerliklerinin ilk gününü.
Gelinlerin ellerine kına yakıldığı anın tatlı bir hüznün sevinçle harman olduğu anını.
Ve aile yuvamızdan koptuğumuz o ilk gecenin burukluğunu.
Ve birçok hatıraları…
Unutmam dediğimiz dostlarımızı…