Son zamanlarda güzel bir ‘pandemiden dolayı’ algısı yaratıldı. Önceden her şey yolundaydı, ‘pandemiden dolayı’ bu haldeyiz hissine kapılıyor insan. Hâlbuki pandemiden önce de yurttaş zaten muhtaçtı, muhtaç bırakılmıştı.
Bu kadar muhtaçlığın ve çaresizliğin içinde, yine halk kendi kendinin çaresi olmaya çalışıyor. Bağış kampanyaları ile yurdun bir ucundan diğer ucuna kıyafet, yiyecek, para yardımları gönderiyor.
Peki, bu yardımlar ihtiyaç sahiplerine gerçekten ulaşıyor mu? İşte asıl merak edilip takip edilmesi gereken de bu. Görünüşe göre yardımlar arada bir ulaşıyor, çoğu zaman ise ulaştırılmıyor. Ulaştırılmayan bağışlar nereye ve kimlere yarıyor? Merak konusu…
En son geçtiğimiz hafta Sancaktepe Türk Kızılayı’nın eski koordinatörü Emrah Aytar’ın 100’ü aşkın yardım tırındaki giysiyi satılmak üzere semt pazarlarına gönderdiği haberini okuduk. Haberi okumak bile vicdanları sızlattı.
Öyle ki yurttaşın vicdanen yaptığı bağışları sadece satmak değil; elde tutmak, saklamak ile ihtiyaç sahiplerine ulaştırmamak da Emrah Aytar’ın yaptığıyla aynıdır.
15 Temmuz darbe girişiminin ardından yapılan bağış kampanyası ile yurttaştan toplanan 309 milyon TL’nin şehit yakınları ve gazilere hiçbir zaman ulaşmaması gibi.
Kampanyadan toplanan paraların faize konulduğu söylendi, Türkiye Şehit Yakınları ve Gaziler Dayanışma Vakfı’na aktarıldığı söylendi. Baskıların ardından 14.9 milyon lirasının dağıtıldığı da söylendi ancak Milletvekili Murat Emir, "Dağıtılan miktar, biriken faiz gelirinin yarısı bile değildir" dedi.
Bu yıl 5 sene olacak… Toplanan paraların ihtiyaç sahiplerine hala neden tam olarak ulaşmadığı ve hala daha biriken faizi ile ne yapılması planlandığı merak konusu.
Diğer bir merak konusu örtülü ödeneğin bir kısmının salgın ile mücadeleye aktarılacağının söylenmesi ve devamında hiçbir açıklama yapılmaması.
Örtülü ödenekten salgın için harcama yapıldı mı? Yapıldıysa ‘Biz Bize Yeteriz Türkiye’m’ sloganı ile başlatılan ‘Milli Dayanışma Kampanyası’ndan toplanan 2 milyar liradan fazla para, yurttaş hala geçim sıkıntısı çekiyorsa kime ve neye yaradı?
Kampanya hala devam ediyorsa geçtiğimiz yılsonunda örtülü ödenekte neden harcama rekoru kırıldı? 15 Temmuz için yurttaştan toplanan 309 milyon TL ve biriken faizi elde tutulurken örtülü ödenekteki para neden eridi?
Ardından siyasi partilerin alacağı hazine desteği de açıklandı. İnsanlar bu kadar muhtaç durumdayken siyasi partilere bu yıl yapılacak hazine desteğinin 481 milyon 790 bin lira olması pes dedirtti.
Salgından dolayı bütün etkinliklerin durduğu, mitinglerin dahi yapılmayacağı bu ortamda hazineden gelecek paraya siyasi partilerin ne denli ihtiyacı olabilir? Üstelik hazine, erken seçime gidilirse bu tutarın 3 katına çıkarılacağını da ekledi.
Anlaşılan o ki konu yardım ve dayanışma adı altında toplanan bağışlar olunca bir şekilde öncelikler değişiyor, şeffaflık kayboluyor.
Konu yardım ve dayanışma adı altında bağış toplamak olunca Türkiye’nin geçmişi de akla geliyor. Yapılan yardımların suiistimal edilmesi Türk insanının tanıdık olduğu bir kültür. Camilerde toplanan paralarla başlayan bu kültür ne yazık ki günümüzde de devam ediyor. Uzun yılar da devam edecek gibi.
BUSE EROL