Keşke böyle bir zamanda yaşayıp…

Böylesine dayanılmaz ülke sorunlarına tanık olmasaydık; Diyemiyoruz.

Çünkü yaşadık ve de yaşayan tanıklar olduk!

Belki de son yüzyılın en talihsiz yaşayan tanıkları olduk!

Çünkü gün oldu yüzümüz kızardı yurttaş yurttaş…

Gün oldu tansiyonumuz yükseldi insan insan…

Kimi gün kaskatı kesilip kaldık öylece yerimizde.

Kimi gün için için ağladık bir duyarlı yurttaş olarak öz ülkemizde.

Yine de keşke böyle bir zamanda yaşayıp…

Keşke yaşayan tanıklar olmasaydık; Diyemiyoruz.

Çünkü yaşadık, gördük, duyduk ve de her şeyi biliyoruz!

İşte bunun için böyle bir devre tanıklık ediyoruz!

Hem de bizi insan yapan nice değerlere sığınarak…

Bizi yurttaş yapan nice mevzuatlara dayanarak tanıklık ediyoruz!

Çünkü yer yer ve de zaman zaman sızlayan vicdanlar bizimdi yurttaş yurttaş!

Adaletin bu devirdeki değirmen taşı gibi dönüşüne…

Her dönüşündeki nice haksızlıklarına, en derin insaf isyanını yola koyanlar bizlerdik yurttaş yurttaş…

Gün oldu üstüne kara bulutlar çöken emek dünyası için…

Gün oldu sırtını geleceğe dönerek geriye doğru koşan eğitim dünyamız için…

Gün oldu üretimden düşen bu ülkenin, geleceğinden endişe eden bir yurttaş olarak kahrolduk.

Evet, bizler bu gerileme devrinin birer yaşayan tanıklarıyız yurttaş yurttaş…

Duyarlı ve de onurlu olup, öz yurdunu seven herkes…

Yalan mı?

2023 yılını yaşayan bu ülkede: Ne özgür sendikal üyelik hakkı kaldı ortada…

Ne özgür sendika seçme hakkı var ortada…

Ne özgür örgütlenme ve de toplu pazarlık hakkı kaldı ortada…

Hele hele demokratik ve yasal hakkını kullanarak grevle hak arama özgürlüğü hiç mi hiç kalmadı ortada…

SONUÇ: BİZİM ÜLKEMİZ GÖZLERİMİZİN ÖNÜNDE GERİYE GİDİYOR GERİYE…

Eğitim sistemi eğer Afrika ülkelerinin bile gerisine düşmüşse…

Eğer dünya özgür medya sıralamasında yerlerde sürünüyorsa medyamız…

Huzur ve refah adına ne varsa…

Tamamı en geri kalmış ülkelerin gerisindeyse…

Çakıl kadar üretip, çakıl kadar ihraç ederken…

Dışarıdan dağ kadar alıp, dağ kadar dış ticaret açığı ortaya konuyorsa…

Demek ki bizler böylesine bir gerileme devrinin yaşayan tanıklarıyız!

YALAN MI?

Sahi, gerçek rakamlarla enflasyon şampiyonluğunda dünya liderliğine soyunan ülkemizde:

Ücretlere yapılan zamlar, hangi sabit gelirliye fayda sağlar ki…

Hangi sabit gelirli ailenin yüzünü güldürür ki… Hele bir de kirada oturuyorsa bu aileler…

Öğrenciler mutsuz… İşsizler mutsuz… Esnaf mutsuz… Çiftçiler mutsuz… Emekli emekçilerle çalışan emekçiler mutsuz…

Ne sosyal yaşam kaldı ne de ulaşım ve seyahat hakkı kaldı ortada…

Çünkü bu ülkede yaşayan 85 milyon yurttaşın, 70 milyon yoksulu öyle bir mutsuz ki…

Kaçarak ve de göçerek gelen 10 milyon mülteciyi… Cumhuriyet Türkiye’sinin ilkelerine özendireceğimize… Tam tersine gerisi geriye giderek:

Bizim insanımızı Afganlıya… Bizim insanımızı Suriyeliye benzetmek için gerisi geriye gidiyoruz.

Vah ülkem vah: Sana da diğere Ortadoğu ülkeleri gibi çok gördüler demokrasiyi…

Çok gördüler adaletin en adaletlisini…

Özgürlük ve bağımsızlık adına ne varsa tek tek hepsini çok gördüler!

Ağsını açana ceza… Düşüncesini yazarak ortaya koyana ceza…

Muhalif olan kurum ve kuruluşlara ceza… Bunları yönetenlere ceza…

Öyle bir dayanılmaz; ‘’SİZ-BİZ’’ ayrımcılığı var ki bugün…

Gelecek nesiller bile milli birlik konusunda zora girecektir!

Her şey ortada:

NEDEN? ÇÜNKÜ GERİLEME DEVRİNDEYİZ. BU DEVRİN YAŞAYAN TANIKLARIYIZ!

Vah ülkem vah: İçi boş siyasal bağırtılarla zaman kaybeden…

Yükselen haklı seslerin, en insafsız ve çağ dışı çamurlarla sıvandığı ülkeme vah!..

Eğer iyi olan ya da iyiye giden bir şey olsaydı. Elbette ki onların da yaşayan tanığı olurduk! Ama ne yazık ki ortada böyle bir şeyler yoktur!

Gerçek fiyatlarının üstünde yapılarak, günümüzü ve de geleceğimizi borç altına sokan üç beş köprüyle…

Üç beş gün sonra köstebek yuvasına dönen pahalı yapılan birkaç yola mı tanıklık edeceğiz? Elbette ki hayır! Çünkü olanağı olan bir köy muhtarı bile bu kadar işler yapabilirdi. Parası olsa çağırır Çinliyi, Japon’u veya Hollandalıyı:

Şuradan gir şuraya kadar metro kaz… Şu suyun altından şunu geçir. Şu suyun üstüne şöyle bir köprü kondur diyebilirdi elbette. Yeter ki, yetki ve para verilsin.

Neyse, dağlarca kaybı olan can ülkemize yapılan, ufak tefek ve de pahalı olan işlere

Değil.

Gerçek bir yurttaş olarak, milletimizi ve devletimizi geri götüren dayanılmaz işlere bakmalı…

Çünkü o dayanılmaz işler: Yaşayan tanıklar olarak önce bizleri…

Sonra da gelecek nesilleri çok mu çok gerilere taşıdı!

Artık herkes; Muhalif olanlara yapılan tüm hukuksuzluğu biliyor!

Artık herkes; Dayanılmaz çıkar yandaşlığının, bu aziz milletimizi acımasızca ayrıştırdığını biliyor!

Kimse kimseyi kandırmasın!

Seçim siyaseti yaparak: Bu ülkenin ve bu milletin başına gelenleri boş sözlerle geçiştirmesin!

Çünkü artık bu devrin bir yaşayan tanıkları var!..

Hem de gerileme devrini yaşayan tanıklar…

Adaletli… Vicdanlı… İnsaflı ve de duyarlı yurttaşlardan oluşan tanıklar…

Öz yurdunu ve öz milletini bir çıkar siyasetine değişmeyen…

İsimleri tarih sayfalarına altın harflerle yazılacak tanıklar….

DEVLETİMİZİN, KURTULUŞ VE KURULUŞ GEÇMİŞİNE İHANET ETMEYEN TANIKLAR…