23 Yıl önce kurdukları partinin adı olan: 'ADALET VE KALKINMA' sloganlarıyla yola çıkanlar,  ne acıdır ki, bunun tam tersini yaparak, günümüzde hem adaleti hem de kalkınmayı unuttular!..                   

Adalet deyince, soruşturmalar ve içeri tıkmalar...               

Kalkınma deyince de nüfusun yüzde 70'inin açlık ve yoksulluk sınırının altında yaşayanlar var orta yerde o kadar!                 

Yani 23 yıllık yönetimleri, ne herkese güven verecek bir adaleti getirmiş ne de herkesin insanca yaşaması için bir kalkınmayı getirmiştir.         

Şu bir gerçek ki, Türkiye 23 yıl önceki durumundan oldukça geriye gitmiş...     

Türk milleti için öne sürüp  iktidar oldukları, 'Adalet ve Kalkınma' vaatleri yurtta ve cihanda tam bir hayal kırıklığı yaratmıştır.             

Ellerine geçen Trilyonlarca TL. ve Dolar’a rağmen,  devede kulak misali,  sadece birkaç yol ve köprü ile milletin  pek de memnun olmadığı birkaç Şehir Hastanesi yaptılar o kadar. Hem de nice fabrikaları ve devlet kuruluşlarını ucuza satıp kasaya para koymalarına rağmen...         

Ne diyelim; Kendilerinin kavgacı  ve ayrıştıran siyasetini artık dünya biliyor. Bu yüzden ülkede ne huzur kaldı ne de güven... 

Muhalif olan kişi ve gazetecilerle siyasi partilerin neler çektiğini, nasıl bir soruşturmaya tabı tutulup hapis damlarına konduğunu, arkası yarın diziler gibi her gün izliyor milletimiz.                           

Biz bizi döverken... Ya da öz vatandaşımıza kahramanca sözlerle siyasal nutuklar atanları izlerken,  ya on binlerce dindaşımız öldürüldü Gazze'de ve her yerde. Ya da İsrail günbegün ilerleyerek  komşu ülkelerin topraklarını işgal etti.  Evet, burada bir terslik yok mudur?         

Sahi, neden Müslüman ülkeleri yönetenler ya hep susuyor. Ya da hep boşa atıp tutarak konuşuyorlar acaba?                           

Yalan mı? İşte her daim kazanan bir İSRAİL...           

Bölgeyi kukla gibi elinde oynatan ve de istediği plan ve projeyi hedefe ulaştıran bir ABD vardır sahnede.       

Artık yüz yılların kandırmacasına dur demenin zamanı gelmedi mi?                                   

İslam alemine, cemaatler, tarikatlar ve saltanat sürenlerin nasıl zarar verip geri götürdüğünü dünya biliyor!                         

Demek ki, İslam aleminin kurtuluşu: Gerçek ve çağdaş bir demokrasiyle... Çağdaş bir sosyal adalet ve onunla gelecek tüm mevzuatlarla mümkündür. Tam bir Laiklik yönetimiyle... Demokratik kitle örgütlerinin, özgürlüğü  getirip sesini yükseltmesiyle...           

Özgür medyanın da halkın gerçeklerini  dile getiren, bir müşterek ses olmasıyla mümkündür elbette.   

Aynen gelişmiş Batı dünyasında olduğu gibi...     

Kan emici emperyalistlere  meydan okuyacak, özgür ve bağımsız bir İslam aleminin son kurtuluş reçetesi İşte budur.                           

Koltuk kapmak veya kasa doldurmak uğruna, yandaş olup yalakalık yapanların öz halkına ihanet etmediği...  Kimsenin kimseyi tepeden aşağıya doğru kandıramadığı, yurtta ve cihanda barış isteyenlerin,  on binlerce insanın öldürüldüğü nice Gazeller ile Toprakları işgal edilen nice Suriyelerin olmadığı, insanları özgür ve mutlu... Ülkeleri bağımsız ve onurlu olanların aleminin reçetesi budur işte! Tam da İslam alemi böyle olmalıdır! Elbette ki, Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti gibi olmalıdır!    Dosta gurur veren... Düşmanı  da hizaya getiren bir çağdaş CUMHURİYET.