Oldum olası gözünü açar açmaz yataktan fırlayan insanlara hayranımdır. Benim gözümün tam açılabilmesi minimum on beş dakika. Yataktan kalkmadan öylece beklerim afyonumun patlamasını...
Yine böyle beklerken gardırobun açık kalmış kapağından kıyafetlerime ilişti gözlerim. Yattığım yerden gözlerimle mimlediğim her bir kıyafeti kaç yıldır giymediğimi düşündüm. Takriben on dört yıldır giymediğimi tesbit ettiğim ceket beni hayrete düşürdü. Geçen yıllarda bu dolap yetmiyor diye eve yedek dolap ve bazalı koltuk takımı almıştım. Demek ki yıllarca kullanmadıklarımı saklıyorum ve üstüne üstlük her yılda alıyorum. Haaa bir de verdiklerim olduğu halde artıda kalmayı becerebiliyorum. Bravo bana! Göz göre göre atamayan ve de eşyanın anısına değer veren yapımdan sıkıldım artık. Beşinci katta oturan komşumun otoparkta milletten topladığı eski kıyafetleri depoladığı minik bir odacık var. Sağolsun dağıtımını da yapıyormuş. Oraya biraz çalışayım dedim. Kendi elimden bir torba kıyafeti zor aldım. Şu an ki kilomdan on beş kilo az olduğum zamanın tişörtlerini giyme hayali bile kurdum vermemek için.
Yıllar önce bir komşumun evine oturmaya gittiğimde anne kızı tartışırken buldum. Konu şuydu: Kızcağız en az altı aydır kullanılmayan tüm terlikleri çöpe atmış, annesi kıyametleri koparıyor. “Yepyeni terlikleri çöpe nasıl attın, nasıl kıydın” diye. O zaman ben de müsrif bulmuştum bu hareketi. Yalnız kızın şu sözleri düşündürücüydü. “En kötüsü altı ay kullanılmadı bu terliklerin. Beş yıldır kullanılmayan var. Avuç içi kadar evde atmazsak aldıklarımızı nereye sığdıracağız. Her taraf halı zaten.” Atmak değil de ihtiyacı olana vermek daha doğru.
Çağımız sağolsun herşeyi elimizin altına verdi. Çayımızı yudumlarken ekranımızdan tıklamayla alabileceğimiz ürünlerin sayısı ve sınırı yok. Otoyollar sanal alışverişi somutlaştıran kargo araçlarıyla dolu. Gerçekten gerekmiyorsa almamak aslında en doğru yol.
Ne kadar az eşya o kadar konforlu hayat. Kullanmıyorsak, kullanana, kullananı bulamıyorsak belediyelerin çeşitli yerlere koyduğu kıyafet kumbaralarına ama lütfen yıkayıp, ütüleyerek koymayı becerelim.
"Yaaa,ben uğraşamam. Çöpün yanına koyarım. İsteyen alır.” ,
Hiç şık bir hareket değil.