Kimi bakan olmuştu, kimi daha üst; milletvekili, belediye başkanı, parti yöneticisi, danışman, müsteşar, genel müdür olmuştu bazıları da...
Bir köşe başı tutmayan, makamı, yüksek düzeyden geliri ve avantası olmayan kalmamıştı...
Kimi yönlendirmiş, kimi emir vermiş, kimi de bilfiil katılmıştı insan yakma işine!
Kimi kahraman olmuştu, kimi mücahitti. Gazası mübarek olmakla yetinen zavallılar da vardı elbette; ama o piyonlar hep vardı, hep var ve ne yazık ki hep var olacaklar...
Savaşa gider gibi, ata zihniyetlerinin hizmetçisi olduğu emperyalist güçleri ülkeden temizler gibi yürümüşlerdi Madımak'ın üstüne üstüne...
'Tekbirr' demişlerdi, 'Allahuekber' demişlerdi, 'Ya Allah bismillah' demişlerdi; kendilerinden farklı yaşam tarzına sahip olmanın dışında hiçbir suçu günahı olmayan insanları yakma girişiminde bulunurken.
Otelden dumanlar, alevler yükselirken iyice coşmuş, sevinç nidaları atmışlardı.
Bir şekilde yangından kaçan, kurtulma çabası içinde olan insan olursa hemencecik linç etmek için hazırlıklıydı şuursuz -Tarih boyunca hep öyle oldu zaten- kalabalık...
Zaten onlar vazgeçecek olsa bile izin vermezdi efendi pozisyonunda olanlar.
Evet, tamı tamına 21 yıl önceydi. Sivas'ta bir festival için, şenlik için bulunan ve Madımak Oteli'nde kalan sanatçıların, gençlerin, çocukların yakılışı...
Sizin hiç parmağınız, eliniz, ayağınız yandı mı, o acıyı duydunuz mu bilmiyorum ama o insanları canlı canlı, bağırta bağırta yaktılar tekbirler eşliğinde!..
İnsan yandı, yürekler yandı, insanlık yandı!
Yakanlar, yaktıranlar, destekleyenler, katilleri savunanlar ise ülkeyi yönetiyor...
Yananlar aydındı, sanatçıydı, çocuktu; yakanlar, yaktıranlar ise kara yobaz!
Yananlar sevgi doluydu; yakanlar ise kin, nefret!
Yananlar yandıklarıyla kaldı; yakanlar ise ödüllerini makamlarla, servetlerle aldı.
El birliğiyle zaman aşımına uğratıldı dava ve düştü; suç yok, suçlu yok, ceza yok!
Adam yakanların koltuğu rahat, vicdanı rahat...
Kelle tokuşturarak, onu bunu karalayarak, çalarak çırparak ve de mutlaka gösteriş ibadetlerini aksatmadan sürdürüyor yaşamını aydınlık düşmanları.
Ne zaman Temmuz gelse ülkeyi sarıyor insan eti kokusu; genizleri yakıyor, yürekleri yakıyor, vicdanları yakıyor...
Katil sürüsü kara yobazlar için sorun yok; çünkü sevgi yok, onur yok, vicdan yok, insanlık yok!
Hayvan taklidi yaparak insanlaşma peşindeler; kafa tokuşturarak, pençeleşerek, hayvan sesleri çıkararak...
Madımak yanıyor!
Madımak'ın ateşi sönmez; bu ülkede, bu dünyada tek vicdan sahibi insan kalsa bile...
Madımak'ta yanan sadece oradakiler değildi ki; ülkenin ve dünyanın neresinde sevgi dolu, düşünebilen, yaratıcı, paylaşımcı, onurlu, vicdan sahibi insan varsa hepsiydi, hepimizdik...
Cehalet ve onun en temel göstergesi olan sevgisizlik öylesine çökmüş ki ülkemin üstüne; düşmanlık, kin, nefret, öç alma gibi insanı insanlığından alıkoyan, canavarlaştıran duygular geçer akçe haline gelmiş.
Madımak ve onula birlikte yüreklerimiz yandı, vicdanlarımız yandı, insanlığımız yandı ama bütün islam coğrafyası Madımak oldu giderek...
Suriye yanıyor, Irak yanıyor, Libya yanıyor, Mısır yanıyor; Afganistan, Pakistan, Filistin yanıyor...
Madımak'ı yakanlar yakıyor oraları da; aynı kişiler değilse bile aynı zihniyet, aynı nefret...
Katile, caniye, sapığa hizmet etmekten kurtulmak zorundayız.
Yoksa, evet yoksa Madımaklarımız mantar gibi yayılır!
Yandık, yanıyoruz, yanmayalım artık!
İnsan olmak o kadar da zor değil, yeter ki şu sevgisiz yaratıklardan uzak duralım...
Madımaklar olmamalı artık, izin vermemeliyiz!..