Birkaç yıla öncesinde etkin bir muhalefet partisiydi!

Millet ve devlet adına her konuda seslerini yükseltirken…

Memleketi huzursuz eden her konuda da millete huzur ve güven telkin ederdi!

Adı Milliyetçi… Hareketi hep millet adınaydı elbette…

Türk Siyasi Tarihi’ne de adını aynı şekilde yazdırmıştı!

Tam da bir nefes umutken…

Tam da milletin yüreğine su serpmişken…

Tam da en yüksek telden bağırarak:

Demokrasi, adalet, iş, aş ve de özgürlükler adına her bir yere arka çıkmışken…

Milleti yöneten siyasete: ‘’ HAYIR ÖYLE DEĞİL BÖYLE OLMALIDIR!’’ Diyerek…

Meydan meydan seslenerek parmakları silkelemişken…

Yanlış giden yöneten siyasete, sandık sandık demokrasi ayarı vermişken…

Ne olduysa oldu; Birdenbire DURDULAR!

Ne olduysa oldu; Birdenbire SUSTULAR!

Ne olduysa oldu; Milletin en zor zamanında, hem partiyi bir başka raya KOYDULAR!

Hem de eylem ve söylemlerin büyük bir çoğunluğunu DONDURDULAR!

Çünkü muhalif siyasal milliyetçiler gitmiş…

Yerine yöneten siyasete ortak siyasal milliyetçiler gelmişti!

Oysa Türkiye’deki ağır ve acı gidişat: ‘MİLLİYETÇİLİĞİ DONDURMA’ değil…

Tam aksine ‘MİLLİYETÇİLİĞİ ŞAHLANDIRMA’ zamanıydı!

Bu zamanda; Şanlı Ordumuzun başına inen balyozdan…

Şerefli nice vatandaşlarımızın başına örülen şerefsiz kumpaslara kadar…

İç ve dış hainlerin sinsi emelleri vardı!

Devleti ayakta tutan ne varsa, tek tek sarsıntı üzerine sarsıntı geçiriyor…

Millet olarak, öz içimizde ayrışarak zamanda yolculuk yapıyorduk!

İç siyasetimiz karanlık… Dış siyasetimiz karanlık günlerden geçiyordu!

Adeta bir hesaplaşma… Adeta bir kin ve intikam seferberliği başlatılmıştı!

Akşamdan akşama ‘’YERLİ VE MİLLİ NARALARI’’ atılıyordu; Yandaş borazan TV’lerle…

Yandaş siyasal afiş kılıklı gazetelerde…

Sabahtan sabaha da aynı yayın organlarında, nice yargısız infazlar yapılarak…

Nice vatanseverlerimiz hapis damlarına tıkılıyordu!

Ordumuz, yargımız, ekonomimiz, eğitim ve medyamızın üzerinden silindir gibi geçiliyor!

Yurttaki hinlerle onların emperyalist işbirlikçilerine rapor üzerine raporlar veriliyordu.

Elbette ki, SİYASAL MİLLİİYETÇİLİĞİN DONDURULDUĞU ilk günlerde!

Dahası, milletimizin mutfağına kadar uzandılar!

Çiftçileri tarlada… Diğer emekçileri de ya fabrikalarda…  Ya da diğer üretim birimlerinde zora soktular… 

Fabrika ve iş yerleri tek tek kapatılırken…

İşsizlerimizin sayısı da arttıkça arttı!

Piyasa fiyatları her gün yükselirken… Emekli ve çalışanlarımızın da ücreti eridikçe eridi!

Peki, bunların yaşandığı ülkemizde, dondurulan neydi?

Elbette ki SİYASAL MİLLİYETÇİLİK!

Öyle bir donup kaldılar ki, sadece tepedeki yönetenler için ortaya çıktılar!

Oysa MİLLİYETÇİ, ektiğinin karşılığını alamadığı için tarlada perişan olanlarla…

Yaptığı hayvancılık işinden umudunu kesenler için bağırıp çağırmalıydı!

Bu piyasaya göre ortalama ücretleri, 2.500 TL. Değil… 

8.000 TL. Olması gereken tüm emekçiler için ayağa kalkmalıydılar…

Ulu ÖNDERİMİZ ATATÜRK’E beddua edenleri korumamalı…

Yurdun her bir yerinden ATATÜRK’E dil uzatan yabancı maşalarının…

Dillerine kızgın demir çekmeliydiler!

Yapabildiler mi? HAYIR!

İşleri güçleri Tepedekini korumak… İşleri güçleri tepedeki adına sağa sola laf savurmaktır o kadar! 

ABD’den 7 ay önce söylenen bir söz için, bugün ayağa kalkarak tepedekine sahip çıkanlar… Aynı ABD’nin ülkemiz üzerine oynadığı oyunlarda hep sustular!

Suriye de bir ABD projesidir! Kuzeyinden 5 Milyon insanı kaçırtıp Türkiye’ye sokanlar… Bugün orada sinsi projelerle kendisine yer açıyor!

Kaybeden Türkiye… Kazanan da ABD ve İSRAİL… 

Kimin sesi eskisi gibi çıkmıyor?

Elbette ki dondurulan siyasal milliyetçiliğin…

85 Milyon insanımızın, 65 Milyonu açlık ve yoksulluk sınırına dayandı!

Ülkenin borcu diz boyu değil… Omuz boyu oldu!

Kendileri, en pahalı ihaleleri Dolarla yapıyor! İngiliz mahkemeleri yetkili kılınıyor!

Ama vatandaşın emekli ikramiyesiyle aldığı Dolardan komisyon kesiyorlar…

Üç kuruş faiz için koyduğu dolarını çeken vatandaştan yine komisyon kesiliyor!

Deve misali memleket… Neresi doğru ki…

Şimdi gel de böyle bir zamanda dondurulan SİYASAL MİLLİYETÇİLİĞİ arama?

MHP’nin en çok oy aldığı yerlerden biri de doğduğum şehir IĞDIR’DIR.

Ama o eski halinden eser yok şimdi. Orada ve her yerde…

Çünkü taban kayması var taban…

Bizim Iğdır’ın Azerbaycan Türkleri gibi seslenelim:

DE GÖRÜM BE HARDASAN BAHÇELİ…

HEÇ DONUP GALMANIN ZAMANIYDI?

TİTRE DE ÖZÜNE GEL ÖZÜNE…

Milliyetçilik, işinize gelmeyene: ‘terörist, fetöcü…’ Etiketi yapıştırmakla bitmiyor!  Milliyetçilik, tam da böyle bir zamanda milletin ve memleketin yanında olmaktan geçiyor!