Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesi olayı ve kararın açıklanmasının ardından yaşananlar Türkiye’nin 22 yıl geriye gittiğini gösterdi.

Yani Game over…

Başladığımız yere geri döndük…

Simülasyon başa sardı!

Can Atalay, Hatay halkının oyuyla seçilmiş bir milletvekiliydi ve girişinde “Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir” sözü yazan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde milletin iradesi hiçe sayılarak Atalay’ın vekilliği düşürüldü. Hem de ‘Anayasa Mahkemesi’ yok sayılarak. Çifte skandal.

Anayasa Mahkemesi hiçe sayıldıysa bunu yapanların vekillikleri, bakanlıkları ve hatta Cumhurbaşkanı ne kadar meşru? Bu saydıklarımız sonuçta Anayasa’nın ortaya koyduğu rejimin yönetim erkleri değil mi?

AK Parti iktidara geldiğinde Refah Partisi’ne yapılan baskıların ardından hem daha modern, hem de baskılara karşı muhafazakar tabanın bir temsilcisiydi. AK Parti de başa döndü, Türkiye’de yaşanan olaylar da başa döndü. Demek ki neredeyse çeyrek asırdır hiçbir ilerleme kaydetmedik.

Hem Anayasa’nın hem de millet iradesinin tanınmadığı bu olay Cumhuriyet tarihinin en büyük skandalları arasına girdi ve göreceksiniz ileride çok konuşulacak bir malzeme ortaya çıkardı.

BU ÜLKEDE ANAYASA KİTAPÇIĞI İKİNCİ KEZ FIRLATILDI

Takvim yaprakları 19 Şubat 2001’i gösterdiğinde Çankaya Köşkü’nde şu olay meydana gelmişti;

Millî Güvenlik Kurulu, aylık olağan toplantısını gerçekleştirmek üzere Çankaya Köşkü'nde sabah saat 9.30'da toplandı ancak Bülent Ecevit 15 dakika gecikmeli katıldığı için toplantı 09.45'te başladı. Ahmet Necdet Sezer başkanlığındaki toplantıda kurul üyeleri yerlerini aldıktan sonra toplantı salonu kapısı henüz kapanmamışken Ahmet Necdet Sezer, sağ tarafında oturan Bülent Ecevit'e dönerek daha sonra toplantıya katılanlar tarafından "çok sinirli ve yüksek bir ses tonuyla" olduğu ifade edilen ve krize neden olan sözlerini söyledi. Sezer, hükûmeti yolsuzluklara karşı pasif kaldığı, denetleme kurullarının yeterince çalıştırılmadığı ve Anayasa'ya aykırı uygulamalarda bulunmakla suçladı.

Sezer: Ben yolsuzlukları ortaya çıkarmaya çalışıyorum, siz beni engellemeye çalışıyorsunuz. Beni küçük düşürüyorsunuz. Kamuoyu önünde beni yıpratmaya çalışıyorsunuz. Ben Cumhurbaşkanıyım, her türlü yetkim var. Anayasa'yı bilmiyorsunuz. Bilene de sormuyorsunuz. Sürekli Anayasa'ya aykırı kararnameler gönderiyorsunuz. (Elindeki Anayasa'yı Ecevit'e doğru fırlatarak) Yolsuzluklarla mücadeleye devam edeceğim.

Ecevit: Bitti mi?

Sezer: Hayır, bitmedi. Yargıyı emrinize almışsınız, yasamayı baskı altına aldınız. Yolsuzluk yapanları kayırıyorsunuz. Yolsuzluk yaptığı söylenenler hâlâ kabinede.

Özkan: (Sezer'in cümlesi bitmeden ayağa kalkarak) Nankörlük ediyorsunuz. (anayasa kitapçığını geri atarak) Bu üç lider sizi Cumhurbaşkanı seçti. Kendinizi ne sanıyorsunuz? Esas hükûmetin mücadelesini engelleyen sizsiniz.

Ecevit: (ayağa kalkarak) Bu şartlar altında daha fazla çalışamam. (salonu terk eder.)

Bunun üzerine Ecevit'le birlikte yardımcıları Hüsamettin Özkan ve Mesut Yılmaz ile İçişleri Bakanı Sadettin Tantan ve Millî Savunma Bakanı Sabahattin Çakmakoğlu salonu terk etti. Toplantı salonunda yalnızca asker ve bürokrat üyelerin kalması ve siyasi üyelerin toplantıyı terk etmesi nedeniyle toplantının bu hâliyle gerçekleşemeyeceği gerekçesiyle MGK toplantısı saat 10.30'da Ahmet Necdet Sezer tarafından sonlandırıldı.

TÜRKİYE SİMÜLASYONU BAŞA SARDI!