Türkiye Cumhuriyeti bazılarının sandığı gibi öyle kolay kurulmadı. Bilinç gerekiyordu, inanç gerekiyordu, irade gerekiyordu, donanım gerekiyordu ve en önemlisi de tüm bunları ortaya çıkaracak, düzenleyecek, harekete geçirecek güvenilir bir lider ve sağlam bir ekip gerekiyordu...
İşti Mustafa Kemal Paşa böyle çıktı tarih sahnesine, böyle başladı çağın/çağların dehasının kendisini göstermesi...
Böyle harekete geçti köhnemiş bir imparatorluk üzerinde yaşayan, mülkü olduğu erk sahipleri tarafından mal yerine konulan ve emperyalist güçlere teslim olmayan onlarca farklılık taşıyan insanlardan oluşan halk...
Böyle kazanıldı dünyaya parmak ısırtan 'Kurtuluş Savaşı'...
Böyle kovuldu ülkeden kişisel çıkarlar için koca ülkeyi peşkeş çekenler...
Ve böyle ortaya çıktı İngiliz hesabına çalışanlar...
Yunan ordusuyla işbirliği yapanlar...
Fransız bayrağı altına koşanlar...
Kurtuluşu ABD şemsiyesi altında görenler...
'Padişahım çok yaşa' diye yeri göğü inletenler...
Kafalarındaki sarıklar, ellerindeki palalarla yurtseverleri katledenler...
'Din elden gidiyor' naralarıyla Kurtuluş Savaşına karşı eyleme geçenler, isyanlar çıkaranlar, iç karışıklıklara neden olanlar...
Ve de böyle ortaya çıktı Gazi Mustafa Kemal Atatürk...
Yepyeni ve çağdaşlığı hedefleyen; aklı, bilimi temele alan Cumhuriyet...
Böyle böyle yapıldı fabrikalar, yollar, limanlar...
Böyle açıldı okullar, kütüphaneler, halk evleri...
Böyle yeşerdi üniversiteler, köy enstitüleri...
Böyle yetişti yazarlar, şairler, ressamlar, bilim insanları, düşünürler, öğretmenler, doktorlar, mühendisler...
Veee, boş durmadı emperyalizmin yerli işbirlikçileri, karanlık odakların temsilcileri...
Böyle ortaya çıktı sonra Atatürk düşmanlıkları, Cumhuriyet düşmanlıkları...
Böyle başladı aydınlığa, bilime, düşünmeğe, düşünen insana, sanata olan düşmanlıklar...
Böyle başladı tarikatlerin, cemaatlerin, çağdışı oluşumların dal budak salması...
Ve böyle başladı eğitimin tam anlamıyla akıl dışına itilmesi...
Böyle yaygınlaştı kadının ötelenmesi ve bunun kendilerine özgürlük olarak sunulması...
Böyle böyle yayıldı insanların düşünemez, algılayamaz, olup bitenleri kavrayamaz duruma getirilerek; itaatkar, boyun eğen, kursağına göre hareket eden, onur erozyonuna uğrayan bireyler olarak ortaya çıkarılması...
Böyle ortaya çıktı birlikte adam kayırmalar, karalamalar, şantajlar, insanların haremine girmeler, kayıtalar, suç isnat etmeler, haksız cezalandırmalar...
Böyle sürdü öldürmeler, yaralamalar, sakat bırakmalar, hapislere atmalar, ev hapislerinde tutmalar...
Böyle devam etti telefonları dinlemeler, televizyonu kontrol etmeler, gazetelere dizayn vermeler...
Ve böyle yaygınlaştı aile boyu hırsızlıklar, rüşvetler, adam kayırmalar...
Tepeden tırnağa pislik içine batmalar...
Tepeden tırnağa haram, haksız, zalim...
İşte bunun için düştü insan kalitemiz...
Bunun için aldırmaz olduk ülkenin küçük düşürülmesine, horlanmasına, rezil edilmesine, onuruyla oynanmasına...
Bunun içindir ki kabullenir olduk diz boyu kepazeliklerle yaşamayı....
Tam da bu koşullarda gidilen seçimde pislik içinde olanların hala itibar görüyor olması bundandır...
Bundandır güzel ülkemin insancıklarının ortada dönen hırsızlık paralarını anlayamamaları...
Bundandır, A'dan Z'ye din dışı davranışlar sergileyenlerin hala dindar olarak görülmeleri...
Ve bundandır çektiğimiz, korkarım daha çok çekeceğimiz sıkıntılar...
Bu güzelim ülkede çok sayıda yanlış yapıldı, hata yapıldı, ihanet seviyesinde uygulamalar yapıldı, beceriksizlikler yapıldı ama...
Hiçbir dönemde bu halk bu kadar kötü duruma düşürülmemişti...
Hem de düştüğü kirli çukurla övünecek hale getirilerek!..
Hadi yanıltın beni!
Hadi n'olur!..