YÖK başta olmak üzere…

Tüm ilgililere çağrımızdır!

Türkiye’de Doktora yapan gençlerimiz:

Zorda… Darda ve de bunalımdadır bu biline!

Oysa bugün doktora yapanlar:

Bilimde, geleceğimizin ‘Yerli Ve Milli’ akademisyenlerdir!

Oysa bugün Doktora yapanlar:

Ülkemizin aydınlık geleceğinin temel taşları…

Dünyadaki çağdaşlık ölçümüzün birer onur çıtasıdır!

Bu evlatlarımız, yıllarca, okul okul… Sınıf sınıf dirsek çürüttükten sonra…

Sınavdan sınva koşarken, aileleriyle birlikte nice maddi ve manevi bedeller ödeyenlerdir!

ELBETTE Kİ BU ÖĞRENCİLER, GELECEĞİMİZE DAİR:

HEM MİLLİ… HEM DE YERLİ DEĞERLERDİR!

İşte bu değerlerimiz, eğitim hayatımızda yaşanan sorunların en ağırını yaşamakta…

En dayanılmazına katlanmaktadır!

Çileli mi çileli bir Yüksek Lisans sonrasında:

Nice emek ve umutlarla başladıkları bir Doktora aşamasında:

En başta, kendilerini yetiştirecek kimi öğretim üyelerinin:

Zaman zaman öğrencileri baskı altında tutarak, özel işleriyle uğraştırdığı…

Bu haksızlığa karşı çıkan Doktora öğrencilerini, tehditle okulu terk etmeğe…

Ya da bölüm değiştirmeğe zorladıkları da yaşanmış olaylardır!

Bu öğrenciler, hem kendi konularında çalışma yapacakları araç ve gereçlerden yoksun kalmaktalar…

Hem de çalışmalarını gerçekleştirecek bir çalışma alanı bulamamaktalar…

Bazı üniversitelerde, adeta bir Lise öğrencisi gibi muamele gören bu geleceğin akademisyenleri…

Araç gereç ve zemin yokluğundan…

Konularıyla ilgili eğitim görmemekle beraber:

Öte yandan, tıpkı lise öğrencileri gibi, kendilerine her gün okula devamla…

Giriş ve çıkış saatleri zorunluluğu konmaktadır!

Bu zaman dilimleri: Ya ilgili öğretim üyelerinin özel işleriyle…

Ya da konularının dışında bulunan, nice gereksiz uğraşlarla geçiyor elbette!

Doktora yapanların çoğu, sınav zamanı gelince:

Kendilerine sorulan soruların yanıtlarını, ya bulmakta zorluk çekmekteler…

Ya da soruyu soran ilgili akademisyenin bile o soruya cevap vermekte zorlandığına tanık olmaktalar!

Bu yüzden, hem Yüksek Lisans… Hem de Doktora öğrencilerinin, yıllarca beklemede kalıp zaman kaybettiği… Ya da okulu terk ettiği ayrı bir gerçektir!

Bir de bu Doktora yapanlar arasından, üniversitelere araştırma görevlisi alınanlar vardır.

Kimlerin nasıl seçilip alındığı da ayrı bir sorun…

Sanki adrese teslim gibi yapılıyor seçmece işi…

Bu yokluk, zorluk ve ilgili akademisyenlerin kaprisleriyle karşılaşan:

Nice Yüksek Lisans ve Doktora öğrencilerinin, nice bunalımlara düştüğünü…

Onca maddi ve manevi emekten sonra, eğitim gördükleri birimleri terk ettiğini…

Öğrenci ve ailelerinin kaybolan değer ve zaman karşısında, mağduriyet yaşadığını…

Ülkemizin çoğu üniversitesi, tüm bunları çok mu çok yakından bilmektedir!

SORMALI:

Eğer bu ülkenin, çağı yakalayacak milli ve yerli akademisyenlere gerçek anlamda ihtiyacı varsa:

BİR: Öncelikle Doktora öğrencileriyle ilgili ciddi ve gerçek anlamda etkin işler ortaya konmalı…

Bu öğrenciler, kimi zaman öğretim üyelerinin kaprisleri yüzünden…

Kimi zaman da konularını uygulamalı işlerken:

Araç, gereç ve de zemin yetersizliği yüzünden mağdur olmamalılar elbette?

İKİ: Bu Doktora öğrencilerinin, üniversitelere araştırma görevlisi olarak alınması şeffaf olmalı…

Tamamen sınava dayalı ve de liyakat öngörüsü esas alınmalıdır!

ÜÇ: Doktora öğrencilerini, hak ettikleri nice uygulamaların dışında tutarak…

Gerekli ihtiyaçlarını karşılamadan, adeta bir lise öğrencisi gibi üniversitede bekletmek:

Bu ülkenin geleceği için yanlıştır!

Çocukluğunu ve gençliğin bu yola koyan öğrencilerimiz için yanlıştır!

Onların geleceğinden beklentiye giren, elde avuçta ne varsa bu uğurda harcayan aileler için yanlıştır!

DÖRT: Böyle olmaz! Böyle gelmiş böyle gitmez!

En tepeden en aşağıya tüm yetkililer, bu Doktora öğrencileri için gereken ilgiyi göstermelidir artık!

Evet, gereken ilgi gösterilsin ki…

Ne öğrenciler, kimi akademisyenlerin nice dayanılmaz kaprisleriyle bunalıma girsin!

Ne de onların yarınlarına göz diken aileleri ve de ülkemiz!

Doktora öğrencilerine, kimi üniversitelerde bir Lise öğrencisi muamelesi yapılacağına…

Onlara, yarınların ‘’MİLLİ VE YERLİ’’ akademik aydınları olarak bakalım artık!