Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası yeni Başkanı Hafize Gaye Erkan’ın Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in de vurguladığı gibi “rasyonel” politikalara geçeceği öngörülüyor.
Cumhur İttifakı’nın iki lideri Erdoğan ve Bahçeli de yarınki faiz kararına kadar yaptıkları açıklamalarda “zihniyet” olarak aynı olduklarını ancak faiz artırımı gibi aksiyonların ekonominin selameti için alınabileceğini söyleyerek faiz artırımına yeşil ışık yaktılar.
Yurt içi yurt dışı finansal piyasalarda işi gücü olan veya Türkiye’deki ekonomik tabloyu takip eden tüm odaklar da beklentilerini sıraladılar. Kimi faizler yüzde 9’dan 15’e, kimi 25’e, kimi de hızını alamayıp (Goldman Sachs gibi) yüzde 40’a çıkarılacağını öne sürdü. Evet yanlış okumadınız yüzde 40 beklentisi bile var hem de dünyanın önde gelen finansal kuruluşlarından birinden.
Peki…
NAS’ı kim ödedi?
Cevap çok basit; sadece bu NAS politikasını ortaya çıkarmayanlar dışında herkes. Yani Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ödediği, ödeyeceği hiçbir şey yok.
2021 yılı ekim ayından bu yana politika faizi yüzde 25’lerden yüzde 9’a kadar indirildi. Amerikan Merkez Bankası FED de faiz artırdı, Avrupa Merkez Bankası da faiz artırdı. Dünyanın önemli merkez bankaları Covid-19 pandemisi nedeniyle basılan paraların yarattığı enflasyonu dizginlemek için para politika faizlerini artırdılar. Bunu paralarının değerini korumak için yaptılar nitekim başarılı da oldular. Türkiye dışında.
Türkiye faiz düşürerek ve para basmaya devam ederek ekonomiyi canlı tuttu ancak paramızın değerini adeta ‘pul’ etti.
Peki yaklaşık 2 yıllık bir faiz indirimi döngüsünden sonra ne oldu?
Dolar ve Avro Türk Lirası karşısında basamakları birer birer çıkmak yerine 3’er 5’er çıktı. Çünkü adamlar faiz artırırken biz düşürdük. Şimdi de onların faiz artırımı bitti ve bizimki başlıyor.
Sebebi neydi ki?
Bu zaman ve para kaybının sebebi neydi sahiden? Yukarıda da yazdım ekonomiyi canlı tutmak için yapıldı ama büyüme istatistiklerine baktığımızda sadece hizmet sektörü eksenli büyüdüğümüz görülüyor. Yani yine üretmeden sadece hizmet sektörü eliyle büyüdük. Bunun için değer miydi Türk Lirası’nı döviz karşısında 3’e 5’e katlamak?
Kara delik: Kur Korumalı Mevduat
Faizler düşürülürken dövizi dizginlemek için kaynağı hazine olan ‘Kur Korumalı Mevduat’ icat edildi. Bu icat bir kara deliğe dönüştü ve şu an 150 milyar dolar civarlarına kadar geldi ve hala bu enstrümana karşı bankalar tarafından teşvik var. Faiz artırımı beklentisi nedeniyle bankadaki dövizini bozdurmak isteyen vatandaşlara “Kur Korumalı Mevduat’a geçirelim sizi” şeklinde tavsiyeler veriliyor.
Ekonominin basılan para ve dağıtılan kredilerle diri tutulması, ego gibi sebeplerle dünyanın her yerinde kabul gören ve yine her yerden yatırımcıların güvenle bakacağı politikalar terk edilip iki yıldan fazla bir süre piyasalar baskı altına alındı ve Türk Lirası’na değer kaybettirildi. Bu sırada hazineye bindirilen yük de her geçen ay ağırlaştı. Şimdi o kesin bir dille reddedilen geleneksel para politikalarına dönüş adımları atılıyor.
Bu iki sorunun cevabı yok;
1- Nas gibi bir şey söyleyip para Türk Lirası’nın değeri niye bu kadar düşürüldü?
2- Bu kabul gören politikaya ani dönüş yatırımcının güvenini tekrar kazanır mı?