Günümüzde sıkça karşılaştığımız bir sorun var: Eğitimli ancak insanlık değerlerinden uzaklaşmış bireyler. Oysa ki bir toplumun temel yapıtaşı hem eğitim hem de insanlık olmalı. Kültürümüzde ve geleneğimizde var olan değerler, insanlar arası ilişkilerin temelini oluşturur. Ancak bazen görüyoruz ki eğitim, insanlığın önüne geçtiği zaman, ruhsuz bir bilgi yığınından başka bir şey bırakmıyor geriye.
Dün akşam yaşadığım bir olay, bu düşüncelerimi daha da pekiştirdi. Annemle birlikte iftar için bir misafirliğe davetliydik. Malum, İstanbul’da park yeri bulmak artık neredeyse imkânsız. Neyse, biraz dolaşıp nihayet uygun bir alan buldum. Sinyalimi verdim, tam park edecekken bir anda başka bir araç hızla gelip o yere park etti. Şaşkınlıkla baktım, çünkü göz göze gelmiştik ve beni gördüğüne emindim. Arabadan inen kişi oldukça düzgün konuşan, belli ki eğitimli biriydi. Ama en azından bir ‘kusura bakmayın’ ya da ‘fark etmedim’ diyerek nezaket göstermek yerine, sanki ben orada hiç yokmuşum gibi davranarak yoluna devam etti. O an düşündüm: Eğitim almak, kibarlık ve nezaket duygusunu da içermeli değil mi? Bir insanın bildiklerinin zekâsıyla, davranışlarının da karakteriyle şekillendiğini o an bir kez daha anladım.
Moralim biraz bozulmuştu, birazda gerilmiştim ama yapacak bir şey yoktu, yoluma devam ettim. Bir esnafın dükkânının önünde bir boşluk gördüm. Ama önünde tezgâh vardı, sebze-meyve satıyordu. Arabadan indim, ‘Abi tezgâhı biraz kenara çekebilir miyiz, buraya park edebilir miyim?’ diye sordum. Ellerini balık ve sebzelerle o kadar oyalamış ki, biraz zorlandı. Ama daha ben ikinci cümleyi kurmadan, ‘Tabii kardeşim, sen rahat et, ben hallederim’ dedi. Hemen ‘Abi dur ben de yardım edeyim’ dedim. Beraber tezgâhı kenara çektik. Yorulmuş olmasına rağmen, yüzündeki sıcak gülümsemeyi eksik etmedi. Gözleriyle ‘önemli değil’ der gibi bakıyordu. İçten ve samimi bir insandı. Eğitimi var mıydı, kaç sınıf okumuştu bilmiyorum. Ama o anda eğitimin, diplomaların ya da unvanların değil, insan olmanın asıl önemli şey olduğunu bir kez daha hissettim.
Bu iki olay bana bir kez daha gösterdi ki, eğitim almak sadece okullardan mezun olmak değil. Gerçek eğitim, karakter ve vicdanla birleştiğinde anlamlı oluyor. Saygı, hoşgörü, yardımseverlik ve empati, eğitimle birlikte geliştirilmeli. Aksi halde, bilgiyle donatılmış ama ruhsuz bireyler yetiştiririz.
Bu nedenle soruyorum: Eğitim mi önemli, insanlık mı? Cevap basit: Her ikisi de. Ama biri diğerini ezmemeli. Eğitim alırken insanlığımızı kaybetmemeliyiz. Okullar bize bilgi öğretebilir ama insanlık, vicdan ve karakter sadece kalpten gelir.
Bugün birine karşılık beklemeden bir iyilik yaparken, teşekkür ederken, yardım ederken düşünelim: Bilgimiz mi bizi değerli kılıyor, yoksa kalbimiz mi? Çünkü unutmayalım ki eğitim bizi bilgiyle donatır, ama insanlık bizi gerçekten değerli kılar.