Eskiden bir vatan ve millet sevgisi vardı; dillerde ve gönüllerde…

Son yılların dayanılmaz Ortadoğu sevdasıyla…

Oralara olan yandaşlık sevdası yüzünden öyle bir eridi ki o sevgi…

‘’Ağacıma dokunma, ormanımı yok etme…

Maden arayanlarla sularımı zehretme…

Akarsularımla göllerimi yok etmeyin!..’’ Diyerek, sesini yükseltenlerin başlarına nelerin geldiğini günden güne görüyor milletimiz.

Her nerede bir mağdur varsa, onlara destek olup mahkeme mahkeme hak arayanların başlarına nelerin geldiğini…

Hatta hak arayan avukatların bile nice haksızlığa uğradığını…

Milletvekili seçildiği halde, Meclis yerine hapiste tutulduğunu...

Gördü bu millet, günden güne yaşıyor bu millet.

Çünkü bu ülkede DEMOKRASI sadece sözde vardır!

Çünkü bu ülkede gerçek ve bağımsız bir ADALET sadece sözde vardır!

Çünkü tepeden yapılanların, her daim doğru olduğuna inananların yüzünden…

Öz doğasının kara, deniz ve havasına ne kadar ihanet edildiğini biliyor bu millet.

Vatan parçası doğamızı gelecek nesillere:

Çorak çorak topraklar olarak...

Kirli kirli deniz ve göller ile talan edilmiş kıyılar olarak…

Madencilere kurban edilen, nice zehirli suların aktığı akarsular olarak…

Bir dayanılmaz rant yüzünden nice nice bir beton yığını olarak bırakacağız!

Ortadoğu ülkelerine benzedik ya…

Demokrasi ve adalete dürbünle bakanlara benzedik ya…

Neymiş, demek ki…

DEMOKRASİ VE ADALETİN BUHARLAŞMASIYLA…

SESİN KESİLDİĞİ HER YERDE BÖYLE OLUR!

‘’Bu piyasa ve de bu fiyatlar karşısında bu maaş bize yetmiyor’’ diyerek meydanlara çıkanların başlarına ne geldiyse…

Şu kurumun rakamları gerçekleri yansıtmıyor, bu yüzden bize az ücret veriliyor diyenlerle…

Uygulamadaki adaletsizliği protesto edenlerin başına nelerin geldiğini de herkes biliyor!

Çünkü sesin kesildiği her yerde böyledir!

Çünkü bu yerlerde yükselen seslerden rahatsız olanlar var.

Ekmeğin elinden alınsa da…

Özgürlüğüne darbe vurulsa da…

Haksızlığın gövdesi göklere dayansa da susmalısın!

Çünkü kendileri öyle istiyor.

Demokrasi de sana fazla…

Adalet de…

Çünkü sen de sesin kesildiği yerdesin!

Hak aramak neyine?

Meydana çıkmak neyine?

Sana mı kaldı kesilip yok edilen ormanların ağacı?

Bıraksana zehirlesinler denizlerini, yabancı gemilerden atılan varil varil atıklarla..

Yaşamasın çeşit çeşit balıklar sana ait denizlerde…

Ot samanda olduğu gibi, balıkları da dışarıdan alırlar olup biter!

Çünkü kendileri öyle istiyor!

Yandaş ve yalakalar öyle istiyor!

Anla artık anla…

Sesin kesildiği yer nefesin kesildiği, insanlığın öldüğü yerdir!

Bir ufak tebessümle birkaç kuruşa köle olup susacağın yerdir!

Sesin kesildiği o yerde senin gibiler özgür değil…

Senin gibi yaşayanların ülkesi bağımsız değildir!

Oralarda fikir ve düşünce özgürlüğüne yer yoktur bilesin!

Ancak Bir sallabaş olur çıkarsın o kadar!

Aynen Ortadoğu…

Önüne konanı yiyecek, birilerinin beklediğini diyecek…

Sana ne verildiyse üstüne onu giyeceksin.

Sakın ola ki, oralarda demokrasi ve adalet adına bir şeyler söyleme…

Hele hele fikir ve düşünce özgürlüğünden hiç söz etme!..

Çünkü oralarda yasaktır böyle şeyler.

Çünkü oraları uzaktan yönetenler böyle istemiş yüzyıllar önce…

Oraların tepesindeki kimi teokratik faşistler de öyle istemiştir.

Emperyalistler Ortadoğu’yu yöneten faşistleri, o faşistler de oradaki milletleri yönetiyor işte.

Yüz yılardır böyle…

İşte Ortadoğu…

Tam da Cumhuriyet Türkiye’sini benzetmek istedikleri coğrafya…

Burada yaşayanların ortak özelliği:

Görmezler… Duymazlar… Bilmezler…

SESİN KESİİLDİĞİ HER YERDE OLDUĞU GİBİ.